EMPERYALİZM İÇİN DEĞİL HALK İÇİN ÜRETELİM…

16 Aralık 2013 Pazartesi

Eda Yüksel Halk için Bilim, Halk için Mühendislik Mimarlık Sempozyumu Sonuç Bildirgesi

Halkın mühendis mimarları tarafından 14-15 ARALIK 2013 tarihinde İstanbul Armutlu mahallesinde yapılan EDA YÜKSEL HALK İÇİN BİLİM HALK İÇİN MÜHENDİSLİK MİMARLIK SEMPOZYUMU'NDA;

Birinci gün; Örgütlenme ve Mücadele, Mühendislik ve Mimarlık Mücadelesinin Tarihi, Kentsel Dönüşüm, Çevre ve Kapitalizm, Ulaşım Politikaları oturumları yapılmıştır.

Sempozyumun ikinci gününde; Bilim ve Teknoloji Politikaları, Teknik Eğitim oturumları yapılmış ve İdil Tiyatro Atölyesi tarafından forum tiyatro oynanmıştır. Sonuç bildirgesinin okunması ve Grup Yorum dinletisiyle sempozyum sona erdirilmiştir.

İki gün süren EDA YÜKSEL HALK İÇİN BİLİM HALK İÇİN MÜHENDİSLİK MİMARLIK SEMPOZYUMU'NDA aşağıdaki kararlar alınmıştır:
  • “Kentsel Dönüşüm” projeleri ile kamuya ait kentsel alanlar, yoksul halkın yaşadığı mahalleler emperyalizm ve yerli işbirlikçi tekellere peşkeş çekilmektedir. Yoksul halkımızın barınma hakkı için oturduğu konutlar başlarına yıkılarak halk kent dışına sürülmek istenmektedir. Bunun için de yoksul halkın mahallelerini ve konutlarını sahiplenmesini engellemek için devlet uyuşturucuyu, fuhuşu yoksul mahallelerde yaygınlaştırmaktadır. Uyuşturuya, fuhuşa karşı yani yozlaşmaya karşı mücadele aynı zamanda yıkımlara karşı mücadeledir.
  • Kentsel dönüşüme karşı yoksul halkın meşru hukuku, yasası “direnme hakkı” dır. Bu direnişte Halkın Mühendis Mimarları halkın yanında aktif olarak yer alır. Ve kentsel dönüşüme karşı maliyeti devlet tarafından karşılanmak üzere yerinde ıslah/iyileştirme projelerini savunur.
  • Çevre sorununu emperyalizme bağımlı, sömürüye dayalı ekonomik siyasal sistemin dışında teknik ve çevresel boyutu ile ele alıp ona göre sonuçlar çıkarmayı son derece eksik ve yanlış bir yaklaşım olarak görüyoruz. Çevre sorununun kaynağını sanayileşme olarak da görmüyoruz. Çevre sorununun kaynağı, emperyalizm ve yerli işbirlikçilerin her şeye para açısından bakan, gözü doymaz kar, daha çok kar hırsıdır. Bu sorunun çözümünü, doğal varlıkların emperyalizm ve işbirlikçi tekellerin çıkarları ve ihtiyaçları doğrultusunda değil, halk yararına halkın ihtiyaçları doğrultusunda işletilmesinde ve kullanılmasında görüyoruz. Halkların ve tüm canlıların uyum içinde sağlıklı olarak yaşayabileceği ekolojik dengenin korunmasının esas alındığı çevre politikalarını savunuyoruz.
  • Ülkemizdeki ulaşım politikası raylı ve kitle ulaşımına değil, lastik tekerlekli araçlara dayanmaktadır. Ve bunun sonuçları; çevrenin tahrip edilmesi, hava kirliliği ve yaşanan trafik tıkanıklıkları olmuştur. Bu soruna çözüm gerekçesiyle de yeni köprüler, yeni yollar, yol genişletmeleri, katlı kavşaklar gibi ek kapasiteler yaratılmıştır. Bu yeni yatırımlar, daha yaygın araç kullanımını körüklemiş, sonuçta daha çok çevre tahribi, daha çok hava kirliliği ve yeni tıkanmalar meydana getirmiştir. Bu ulaşım politikası ile mali kaynaklar petrol ve otomotiv tekellerine akıtılırken, kentsel alanlar ve tarım arazileri yok edilmektedir.
  • Emperyalizme bağımlı işbirlikçi tekellerin çıkarları ve ihtiyaçları doğrultusunda şekillenen ulaşımın sadece karayoluna ağırlık verilmesinde kamu yararı olmadığı gibi halkın ihtiyaçlarını da karşılamamakta ve yılda 10.000-12.000 insanımızın can ve mal kaybına neden olmaktadır. Bu ulaşım politikası yerine ülkemizde raylı ve deniz taşımacılığına, Kentlerde ise metro, tramvay, iyileştirilmiş banliyö gibi toplu taşıma sistemleri daha fazla pay almalı ve halka, öğrencilere parasız olmalıdır. Sokakların, parkların ve meydanların halkın kullanımına yasaklanmasından vazgeçilmelidir.
  • Emperyalist tarım politikaları, monokültür (tek tip ürün yetiştirilen) tarımı ve GDO' lu tohumu geri bıraktırılmış ülkelere dayatarak emperyalizme daha bağımlı hale getirmekte ve bunun sonucu olarak da ülkelere yetiştireceği ürünleri  için roller biçmektedir. Halkın mühendisleri ve mimarları olarak tek tip tarıma ve GDO' lu tohuma karşı polikültür ( birden fazla ürünün yetiştirildiği tarım modeli) tarım uygulaması ile yerel çeşitlerimize sahip çıkmalıyız.
  • Tıp, genetik bilimi ve ilaç üretimi emperyalist politikalar kapsamında tekellerin çıkarına hizmet edecek şekilde kullanılmakta, sistem kendi eliyle ürettiği hastalıklara kendi ürettiği ilaç ve aşılarla pazar oluşturup, hastalıkların tamamen ortadan kaldırılması değil, geçici süreli tedavisi üzerinden çözüm sunmaktadır. Bizler bilimi halk için kullanan halkın mühendis mimarları olarak emperyalizmin bu politikalarını bulunduğumuz alanlarda teşhir etmeliyiz. Emperyalizmin kendi sorumluluğunu üzerinden atmak için genetik bilimini kullanmasına, halkın yoksulluğunu veya kendi eliyle yaptığı suç, yolsuzluk, katliamlarını insan doğasında varmış gibi halka anlatarak hedef şaşırtması ve halkın mücadelesini de engellemesi önünde durmalıyız.
  • AKP’ nin şu an fiilen hayata geçirmek istediği tüm eğitimin paralı hale getirilmesidir. Bu eğitim sistemine göre halk çocuklarının üniversiteye gidebilmelerinin önü filen kesilmektedir. Eğitimin paralı hale getirilmesi eğitimi hak olmaktan çıkarır, sadece parası olanların kullandığı bir ayrıcılığa dönüştürür. Halkın mühendis mimarları, parasız, bilimsel demokratik, halk için bilim, halk için eğitimi savunur ve bunun için mücadele eder.
  • Son günlerde dershanelerin kapatılması-kapatılmaması tartışmalarında halka hizmet, halk için bilim, halk için eğitim yoktur. Bu tartışma egemenlerin liseliler üzerinden yaptıkları iktidar kavgasıdır. Sömürü düzenlerini sürdürme ve rant paylaşım kavgasıdır. Bu kavganın içerisinde bilimsel demokratik eğitim yoktur. Dershanelerin kaldırılıp yerine mesleki teknik okulların kurulması emperyalizmin işbirlikçisi tekellerin isteğidir. Üretimin büyük oranda bilgisayar teknolojisine dayandığı ülkemizde, işbirlikçi tekeller de mühendis mimarlar yerine bu makineleri kullanacak kadar meslek okulu mezunu ucuz işgücüne ihtiyaç duymaktadır.
  • Dershaneler sömürüye dayalı kapitalist düzenin eğitim sistemindeki çarpıklık ve halk çocuklarının eğitim hakkı önüne çıkartılan engeller nedeniyle halkı soymanın bir aracı olarak ortaya çıkmıştır.
  • 3. Köprü, 3. Havalimanı projeleri ile İstanbul’ un akciğeri olan kuzey ormanları tahrip edilecek, su havzaları regresyon alanları yapılacak çevre yolları, viyadükler ve bunun sonucu olarak yeni yapılaşmalarla yok edilecektir. Kanal İstanbul projesi ile çevredeki doğal varlıklar, bitki örtüsü(ekosistem) yer altı su kaynakları yok edilecek jeolojik yapı olumsuz yönde değişecektir. Bu üçlü proje, plansız programsız ranta dayalı projedir. Bu projelerle önümüzdeki yıllarda İstanbul ve Trakya bölgesinde toplam nüfus 50 Milyona ulaşacak ve bu nüfus yoğunluğu yeni sorunlar yaratacak, bu sorunları çözmek için yeni çevresel katliamlar yaşanacaktır.
  • Yetkin mühendislik geri bıraktırılmış, yeni sömürge ülkelere emperyalizm tarafından dayatılan bir projedir. Bu proje ile mühendis mimar emeği üzerindeki sömürü daha çok arttırılmak istenmektedir.. Yetkin mühendislikle binalarımızın, kentlerimizin depreme dayanıklı hale getirileceği büyük bir yalandır. Mühendislik mimarlığın nitelikli hale getirilmesi verilecek ücretli belgelerle değil eğitim ve öğretimin halkın çıkarları doğrultusunda bilimsel ve demokratik olmasıyla mümkündür.
  • Mühendis, mimar ve şehir plancıların, aydınların ve hatta akademisyenlerin önemli bir bölümü sorunu doğru olarak analiz edememekte/etmemektedirler. Kendilerini sistemin çözüm olarak sundukları ile sınırlandırmakta, yetinmekte ve bunlarla oyalanmaktadır.  Sorunun emperyalizme bağımlı sömürüye dayalı çarpık gelişen kapitalizmin sorunu olduğunu, bu sorunu yaratan sistemin de bu sorunu çözemeyeceğini görmemektedirler, görememektedirler.
  • Halkın Mühendis Mimarları ülkemizin yer altı ve yer üstü varlıklarının işletilmesinde olduğu gibi, ülkemizde her alanda oluşturulan politikalara “kimin için”, “kime hizmet ediyor” soruları temelinde tavır alır.
  • Halkın Mühendis Mimarları emperyalizme ve işbirlikçilerin ihtiyaç ve çıkarlarına hizmet eden tüm uygulama ve politikalara karşı mücadele eder.
  • Halkın Mühendis Mimarları, ülkemiz yer altı ve yer üstü varlıklarının halk yararına işletilmesini, enerji, ulaşım, sağlık, eğitim gıda, tarım, sanayileşme v.b gibi tüm alanlarda halkın ihtiyaç ve yararına olan politikaların oluşturulmasını savunur ve bu politikanın hayata geçirileceği BAĞIMSIZ DEMOKRATİK HALK İKTİDARININ kurulması için mücadele eder.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder