14-15 ARALIK 2013
EDA YÜKSEL “HALK İÇİN BİLİM, HALK İÇİN MÜHENDİSLİK MİMARLIK” SEMPOZYUMUNA ÇAĞRIMIZDIR
Halk
İçin Bilim, Halk İçin Mühendislik Mimarlık Sempozyumunu yapmaktaki
amacımız; ülkemizde sistemin, bilim ve tekniğe nasıl baktığını, nasıl
uyguladığını, ne için kim için kullandığını gözler önüne sermek ve
ortaya çıkan sonuçların ışığında “Halk İçin Bilim, Halk İçin Mühendislik
Mimarlık” kavramının temel ilkelerini ortaya koymak ve bu gerçeğe göre
verilecek mücadeleyi halkımızla birlikte örgütlemektir.
Özellikle
AKP iktidara geldiği 2002 yılından sonra emperyalist politikalar -
uygulamalar daha hızlı bir ivme kazanmış ve etkileri hayatın her
alanında daha fazla kendisini hissettirmeye başlamıştır.
Bir
yandan üretilen politikalarla daha fazla rantın önü açılmaya
çalışılırken bir yandan da devletin tüm kurumları, toplumun bütün
katmanları mevcut değişime uygun olarak şekillendirilmek istemektedir.
İşte bu yüzden en basit hak arama mücadelesinden olan basın
açıklamalarına bile vahşice saldırılmakta, demokratik kurum ve
kuruluşlara şafak operasyonları yapılmakta, roboski ve reyhanlı
örneğinde olduğu gibi, gezi parkı olaylarında olduğu gibi katliamlar
yaparak halkı sindirmeye çalışmakta, sudan sebeplerle önüne geleni
tutuklanmakta, çeteler halkın üstüne salınmakta ve halkın
örgütlenmesinin önüne geçebilmek suni gündemler oluşturularak
yozlaştırılmak istenmektedir.
Tüm
bu emperyalist politikalar hayata geçirilirken bir yandan da bu
politikaların, uygulamaların, ülke ve halk çıkarları için olduğu
demagojisi empoze edilmeye çalışılmaktadır. Bunun içinde vatan sevgisi,
ülke çıkarları, milliyetçilik, inanç, güç, zorunluluk gibi gerekçeler
sık sık kullanılarak bilinç bulanıklığı yaratılmaya çalışılmaktadır.
Bizler, yani kendini halktan yana mühendisler, mimarlar, şehir plancıları olarak görenler bu sempozyumda;
-
bir yandan bu puslu ortamda gerçekleri, tüm çıplaklığı ve yakıcılığı
ile ortaya çıkarmaya bir yandan da ülkemiz gerçekliğinde olması gereken
mühendislik, mimarlık ,şehir plancılığını tariflemeyi
-
sistemin kentsel alanları metalaştırma politikası olan kensel dönüşüm
politikalarını mahkum ederek tüm yaşam alanlarının insanca yaşama uygun
olarak ele alınmasını sağlayacak halkın çözümünü, yani yerinde
iyileştirme ve yerinde ıslah kavramını tartışmayı
- sistemin çevre, ulaşım, enerji, sağlık, eğitim, emperyalist tarım ve GDO politikalarını değerlendirmeyi
- meslek alanlarımıza yönelik saldırıları ve bunun bir tezahürü olan yetkin mühendislik uygulamasını ele almayı ve ;
- çıkan tüm sonuçlara göre örülecek mücadelenin muhtevasını ve şeklini belirlemeye çalışacağız.
Sempozyumumuz
boyunca; kentsel dönüşüm ile ilgili yaşanan örnekleri mahalle
temsilcilerinden, halk önderlerinden dinleyeceğiz. Kurutulan,
kirletilen, burjuvaziye peşkeş çekilen derelerimizi yine yöre halkından
dinleyeceğiz. Emperyalistlere peşkeş çekilen kamu arazilerimizi,
ormanlarımızı konuşacak, ulaşım politikalarını değerlendireceğiz.
Üniversitelerdeki sanayi işbirliğinin bilimin gelişmesinin önünde nasıl
bir engel olduğunu tartışacağız. Tüm bunları konuşurken amacımız
yalnızca bir değerlendirme yapmak olmayacak, bunun yanında tüm bu
meseleler için halkın mühendisleri, mimarları, bilim insanları ne
yapmalıdır, neler yapabilir sorularının cevabını vereceğiz.
Sempozyumumuz kafalarımızdaki kalıpları parçalamak ve daha özgür, daha
yaratıcı düşünmek için bir kılavuz olacaktır.
Bu
yıl birincisini düzenlediğimiz sempozyumumuzu bundan sonraki yıllar
uluslararası hale getirmeyi hedefliyoruz. Daha önce defalarca kez
ilkleri gerçekleştirdiğimiz gibi yine bir ilki gerçekleştirecek ve tüm
dünyadaki mühendislik mücadelelerini birleştireceğiz.
Halkın Mühendis Mimarları kimdir?
Türkiye’de
yaklaşık 30 yıldır mesleki mücadelemizin yanında bağımsızlık, demokrasi
ve sosyalizm mücadelesi veren devrimci mühendis mimar ve şehir
plancılarıyız. Bizler; hiçbir zaman mücadelemizi kendi mesleki
sorunlarımızla sınırlamadık. Emekçilerin sorunlarını kendi sorunumuz
bilip halkın mühendisi, halkın aydını olarak mücadelemizi onlarla
birlikte omuz omuza yürüttük. Ülkemizdeki işbirlikçi iktidarın, sömürü
düzeninin ayakta kalması için emekçilere yönelttiği baskılara sessiz
kalmadık. Emeğimizi sömürenlerin, doğal kaynaklarımızı gasp
edenlerin,yaşam alanlarımızı sermayeye peşkeş çekenlerin , çevreyi –
doğayı –ekolojik sistemi rant uğruna kirletenlerin, çetelerin ve onları
halkın üstüne salanların, kısacası her türlü zulmün sorumlusu olan
emperyalistlerin ve yerli işbirlikçilerinin karşısında olduk. Bu
sömürüden nasibini alan emekçilerin bir parçası olarak örgütlü gücümüzle
her fırsatta zulmün karşısında olduk, olmaya da devam edeceğiz.
Meslektaşlarımızın ekonomik, demokratik haklarının kazanılması ve
ülkemizin emperyalizmin sömürüsünden kurtarılması için bu güne kadar
mücadele ettik ve etmeye de devam edeceğiz.
Bu
mücadele kapsamında şimdiye kadar yüzlerce etkinlik gerçekleştirdik,
dergiler, broşürler çıkardık. Halen daha Mühendislik, Mimarlık ve
Planlamada Artı İvme Dergisi adlı yayınımızın çalışmaları devam
etmektedir.
Onlarca panel yaptık, üniversitelerde kamu kurumlarında özel sektörde çalışmalarda bulunduk.
Kültür
ve sanatın mesleğimizin ayrılmaz bir parçası olduğu bilinciyle tiyatro,
müzik atölyeleri kurduk. Tiyatro sinema etkinlikleri düzenledik.
Çeşitli dönemlerde açlık grevleri yaptık, çoğu zaman mücadeleyi ya kendimiz örgütledik ya da içinde yer almaya çalıştık.
Düzenin
kirlenmişliğini nerede gördüysek orada hemen karşısında yer aldık.
Tutsaklar verdik. Şu anda halkın mühendis mimarları Egemen Akkuş, Erkin
Kocaman ve Ali Erdoğan hala F tipi hapishanelerde tutulmaktadır.
Gücümüzü geçmişimizden ve inancımızdan alıyoruz. Gücümüzü Eda yüksel,
Kadriye Tülin Aydın, Hasan Balıkçı, Teoman Öztürk gibi mücadele eden ve
bedel ödeyen meslektaşlarımızdan alıyoruz. Gücümüzü Halkımızdan ve
Haklılığımızdan alıyoruz. Ve sizi de mücadelede yanımızda görmek
isiyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder